August 3, 2012

Kathmandu Caz Konservatuarı'nın yeni internet sayfası

Evet, Katmandu'nun ve Asya'nın nadide müzik okullarından olan Katmandu Caz Konservatuarı'nın yeni internet sayfası ne şahane olmuş. Bayıldım!!!
 http://katjazz.com.np/
Hem de, şahane şeyler oluyor yine oralarda. Yeni öğretmenler, hem de bazıları gönüllü, dünyayı orayı taşımaya devam ediyorlar. Aman da ne güzel:))

February 18, 2012

Özlem...

Ne acayip.

Hiç bir zaman bir şehri çok özlemedim. Her gittiğim yerde, yeni bir hayat kurma zorunluluğundan olsa gerek. 18'ime kadar gideceğim yerleri hiç kendim seçmedim...Üç-dört senede bir, haydi Burcu, gidiyoruz. Nereye gideceğimizi bile belli olana kadar bilmeden...tek bildiğim, gidilen yerde, yeni bir hayat kurma zorunluluğu, oraya adapte olmak, yeni arkadaşlar edinmek, şehri tanımak, sevdiğin şeyleri yapacağın yeni mekanlar bulmak, ama bunların hepsini yine yeniden gideceğini bilerek yapmak. Ne kadar bağlanırsan, orayı terketmek o kadar zor. Ne kadar uzak kalırsan, orayı benimsemek imkansız. Ben ilkini seçtim. hiç gitmeyecek gibi yaşamayı. Her yerden ayrılırken de, çok üzüldüm. Yeni bir yere varınca da, orayı hemen sevmeyi öğrendim.

Köksüz hissettim kendimi hep. Memleketin orasından mısın, burasından mısın sorusunu, hep çok anlamsız buldum yıllarca. Ankara, Gölcük, Amasya, Kdz. Ereğli, Mersin, veya başka bir yer. Ne önemi var ki...
Sonra 18 ime geldim, bu sefer kendim İstanbul'u seçtim. 10 yıl yaşadım o koca kentte. En sonunda, kendimi  en çok oralı hissettim. Ama yine de nerelisin sorularını anlamsız bularak.

İstanbul'u çok sevdim, arada Kars'ta yaşayarak ve hep gözlemleyerek kendimi gitmeler  gelmeler arasında, gerçekten bir kere daha farkettim ki, ben her yerli olabilirim. Sanırım her yerli olabilmek, bir yandan da hiç bir yerli olmamak demek aslında. Köksüzlük işte.

Ardından, bir karar alıp, Kathmandu, Nepal'e gittim. Oraya varınca da, ne İstanbul'u çok özledim, ne de başka şehirleri. Her zamanki gibi, güvenliydim. Yeni bir yere alışılır, eski yerler hafızalarda tatlı bir hatıra olarak kalırdı...Öyle de oldu, Nepal beni hemen içine aldı. Dünya üzerindeki her yerden hızlı. Öyle bir aldı ki, ilk defa kendimi bir yere ait hissettim. İlk defa. Neredeyse, orada doğduğuma inanarak. Neredeyse, ben neden burada doğmadım dedirtecek kadar.

Belki aniden ayrılmamdandır, Nepal'e olan bu hasretim. Ama gerçekten, bir sevgiliye hasret çeker gibi, oraya hasret çekiyorum. Döndüğüm her günden beri...

Kendime inanamayarak, kendimi anlamaya çalışıyorum. Orayı düşünmeden bir gün geçirmiyorum.

Çok özledim.


May 4, 2011

Canyon Swing!!!

Dünyanın en yüksek canyon swinging noktası!

 4 gün önce oradan atladığıma inanamıyorum!

 

160m high

100m free fall

240m arch

150km p/hour

6 seconds free fall


 
http://www.thelastresort.com.np/content/29

Elektriksiz yaşam!

Eylül'de geldiğimde düzenli olarak günde 2 saat kesilen elektrik, 4, 6, 8, 10 derken, 14 saate ulaştı. Günde 14 saat elektriğin olmadığı bir memlekette, günlük hayat belki akar da, insanlar nasıl çalışır, iş yerleri nasıl çalışır, makineler ne ile çalışır...hala anlayabilmiş değilim.

Bir de, insanlar nasıl şikayet etmez, yollara dökülmez, isyan etmez, onu da bilmiyorum.

Yakında musonlar gelecek, kesintiler azalacak, 12-10-8 derken, kesintiler günde 2 saate inecek, ve hepimiz çok mutlu olacağız, 2-3 ayın tadını çıkaracağız. İnsanların her şeye rağmen hep gülen yüzü, daha da gülecek umarım.















December 5, 2010

5. Aralık 2010. saat: 6 suları

Bugün benim doğumgünüm!!!!

...ve geçen gün Hintli bir arkadaşımın numerologist olan babası ile kathmandu- hindistan arası yaptığım telefon görüşmesine göre, bu yıl benim yılım olacakmış, haydi hayırlısı:)

Kaç zamandır, bloguma yazamamın sebebi, aslında belki de doğduğum günle alakalı. Nedense buralarda burç konuları ile daha bir haşır neşir olmaya başladım. Evet, yay burcu!!! yükseleni mi bilmiyorum! Her seferinde anneme, annneeeee ben saat kaçta doğmuştum diye sorup, bilen birilerine de benim yükselenimi bulmalarını istesem de..her seferinde unuttum.

Yani neden yazamadım..çünkü buralara gelirken, o kadar da koşturmak istemiyorum, şöyle sakin bir dönem geçireyim desem de...ben ve sakinlik bir arada ancak 2 ay durabildi..ok yaydan fırladı.Bulaşmadığım iş kalmadı. Araştırma işleri, bir kitap çevirisi, müzik çalışmaları, provaları, dans dersi hazırlığı, özel dans dersleri, bir kaç dans atölyesi, aralık ta çocuklarla yapacağım 10 günlük bir kış kampının hazırlıkları derken...kendimi inanılmaz bir yoğunluk içinde buldum...hala da bulmaktayım.

Yazamadığım dönemde, burada muhteşem bir Tihar bayramı atlattık, yine arkadaşlarım geldi-gitti, bir kaç minik konser verdik, bir arkadaşımız için evimizde harika bir veda partisi verdik, bir gün Bhaktapur'da gezinirken, bir mahalle arasında, bir ölü yakma seremonisi ile karşılaştım, yeni insanlarla tanıştım, bir arkadaşım için Küçük Prensi'n Nepalcesini buldum, çevirdiğim çocuk kitabına karşılık hediye olarak hayatımın en güzel el yapımı takvimini aldım, Nepalce-Türkçe, hem de bir sürü güzel resimle bezenmiş, dağlarla göllerle...hem de kağıdı el yapımı...ve daha bir sürü minik minik beni mutlu eden şeyler oldu...



Umarım, hem yeni yaşım, hem de onunla beraber gelen yeni bi yıl, benim için çok sağlıklı ve mutlu olur!!! :)

not: fotoğraflardaki enstrümanlar, sadece aksesuar olarak kullanılmıştır...

October 27, 2010

Jazzmandu geliyor!

Nepal'de iki bayram arasında hayat yavaşlıyor...işler aksıyor...insanlar tembelleşiyor...
Dasain geçti, Tihar geliyor...
Bu iki bayram arasında yapılabilecek en keyifli şey, bol bol müzik dinlemek olacak.
Çünkü Jazzmandu geliyor!!!!! The biggest Jazz Party in the Himalayas!!!

İşte merak edenlere web-sitesi ve programı:
http://www.jazzmandu.org/



VALLEY JAMS
Date: 29th October Friday
Time: 7.30 to 9.30pm
Ticket: NRs 400
Upstairs Jazz Bar, Lazimpat : Featuring Simak Dialog ( Indonesia ), Alukomarai
(England, Thailand, Japan, Norway, Germany)
Moksh, Jawalakhel: Featuring Adrian D Souza Quartet (India)
House of Music, Thamel: Featuring Saksri Pang Vongdhradon Quintet (Thailand)
The valley will resound with the sounds of jazz! Different venues in Kathmandu will feature performances by various Jazzmandu artists.

GOKARNA JAZZ BAZAAR
Date: 30th October Saturday
Time: 2.30pm to 10.00 pm
Ticket: NRs 699
Venue: Gokarna Forest Resort
(Gates open at 1.30pm and closes at 7.00pm)
Featuring Artists: Ari Hoenig, Simak Dialog, Bug, Saksri Pang Vongdharadon Quintet, Adrian D Souza Quartet, Alukomarai, Cadenza Collective, Kutumba, Gandharva

A marathon of jazz and traditional Nepalese folk and classical music performed by international and Nepali musicians. Jazzmandu T-shirts and souvenirs will be on sale. No outside food and beverages or pets allowed. Shuttle bus available every hour from 1pm to 4pm. Shuttle bus pick up is outside Hyatt Regency gate, Boudha.
Return shuttle bus available from 10.30pm to 11.30pm to Lazimpat. (Please note that the bus seats and availability is not guaranteed)

JAZZ FOR THE NEXT GENERATION
Date: 31st October Sunday
Time: 2.30pm to 4.30pm
Venue: KJC (Kathmandu Jazz Conservatory), Jhamsikhel
(Free entry by invitation only)

An opportunity for young students from various schools around the valley to experience quality jazz by international musicians, increasing their awareness and exposure to jazz.

JAZZMANDU MASTER CLASS
Date: 1st November Monday
Time: 4.30pm to 5.30pm
Venue: KJC (Kathmandu Jazz Conservatory), Jhamsikhel
Free entry (limited seating)

The master class is for music students & jazz enthusiasts to interact with musicians, share their experience and learn different instrumental tips and techniques.

JAZZ AT PATAN
Date: 2nd November Tuesday
Time: 6.00pm to 8.30pm
Ticket: NRs 1199
Venue: Patan Museum Square, Patan.
(Gates open at 5.00pm, please be seated by 5.45pm)
Featuring Artists: Headliner Ari Hoenig Trio, opening act Cadenza and Friends

A unique evening of Nepali classical music fused with jazz at a historic and magical venue. International musicians exchange musical ideas with Nepal's top classical musicians and Cadenza.

ALL STAR FEVER
Date: 3rd November Wednesday
Time: 6.30pm to 10.00pm
Ticket: NRs 799
Venue: Hotel Shangri-La, Shambala Garden
(Gates open at 5.30pm, please be seated by 6.00pm)

The festival finale - The All Star BIG JAM!! Musicians’ from different bands play their sets and later jam together, creating high-energy, improvised music.

October 18, 2010

Dashain'in en güzel günü...




Kathmandu'ya ayak basar basmaz Janai Purnima festivalini kutlamak için evine gittiğim aile, beni  Dashain için de davet etti. Bu sefer, beni çok daha fazla heyecanla ve sevgiyle karşıladılar.Ne de olsa, tanıdıktım artık. Yabancılık çekmiyorlardı. Ben de, o ilk günlerdeki tedirginliğimi çoktan üzerimden atmıştım. Ne şunu yesem, midemi bozar mı , ne de şöyle otursam, tuhaf kaçar mı gibi komik dertlerim vardı.

15 günlük bu uzun festivalde beni Pazar günü çağırdılar, çünkü Puja günüymüş. Puja,  Hindular tarafından gerçekleştirilen dinsel bir ritüel, tanrılara, ayrıcalıklı insanlara ya da misafirlere sunulan adaklar yoluyla gerçekleşiyor. Sonra, onların duları alınıyor.

Ranjan'la eve vardığımızda, hazırlıklar devam ediyor. Evin büyükbabası, büyükannesi, Ranjan'ın annesi, küçük kız kardeşi, annesinin iki erkek kardeşi, ve bu kardeşlerden birinin bir kız, bir oğlan iki çocuğu evde koşturma içinde.  Bütün adaklar, tütsüler, çiçekler, kırmızıya boyanmış pirinç, yoğurt, minik bir çan, muz, elma,  bir çiçeğin sapı...her şey yerde...tepsinin içinde. yerli yerinde.Tepsinin yanında bir de çok güzel kırmızı bir sari duruyor.  Onu kim giyecek diye heyecanla bekliyorum. Bu arada, önüme sarı bir gazlı içecek konuyor. fanta gibi. Anne, sürekli bana gülüyor, konuşamasak da, benim kırık Nepalcem, onun kırık İngilizcesi ile birbirimize sevgi dolu sözler söylüyoruz. Bana sürekli Nepalese culture, Nepalese culture diyor. Ben de, ona sürekli ramro ramro diyorum. Güzel manasında.




Sonunda, büyükbaba ve büyükanne, tepsinin başına geçiyor. Büyükbaba önce kendisine, tika yapıyor, dualar okuyor, ardından, eşine...sonra kızına...büyükten küçüğe öylece devam ediyor. Tam sıra sen de, diyorlar, heyecanlanıyorum, anne bir dakika diyor, içeri koşuyor. Elinde bür kutuyla geliyor, bir anda elime oje sürmeye başlıyor, dudağıma pembemsi bir ruj, gözlerime sürme, ve koluma kırmızı bilezikler takılıyor. Bir de gözlerimin arasına üçüncü bir göz. 



Bu arada, minik kız çocuğu da beni kıskanıyor. O da sürmesini sürünüyor.

  





Sanırım puja için hazırım. Yabancı olarak oturmuyorum büyükbabanın önüne. Ranjan ve minik kız kardeşinin ortasına oturtuyorlar beni. Siz üç kardeşsiniz diyorlar!! gülüyorlar:) Alnıma tika yapılıyor , kafama çeşitli çiçekler, otlar serpiliyor, sonra büyük anne, aynı şeyleri yapıyor. Bir de elime bir zarf tutuşturuyorlar. Para! Kız çocuklarına! para veriliyormuş, erkek çocuklarda annelerine, kız kardeşlerine veriyorlar. Sıradan, her büyük kendinden küçük olanla aynı seramoniyi yaşıyor. Biri kalkıyor, biri oturuyor, birileri kameraya çekiyor, ufak kız kardeş oynuyor, bense alnımdaki pirinçler düşerse, ne yapmayalım diye düşünüyorum. ojelerime ve bileziklerime bakıyorum.




Ardından, bu sefer puja yapma sırası bana geliyor. Ben yok estağfurullah filan derken, önüme benden küçükleri oturtuyorlar. Gördüklerimi acemice uygulamaya çalışıyorum. Çiçek serpme, iki elle tika, ardından iyi dilekler. küçük kız kardeş doktor, büyük kız kardeş hemşire, ranjan müzisyen ve diğer oğlan çocuk body guard olmak istiyor. hepsine ayrı ayrı bu meslekleri diliyorum. O sırada, tartışma başlıyor. Çünkü normalde kız çocuklarına para vermem lazım. Anne para ver diyor, kardeşi olur mu canım aaaaaaa ayıp diyor sanki. Bense tabiki tabiki vereceğim demeye çalışıyorum. Annenin "Nepalese Culture, nepalese culture"baskıları, ve benim ısrarım sonunda, cüzdanıma gidip, para alıyorum. Böylece bu bölümü de tamamlıyoruz. Ardından, herkese birer kaşık yoğurt, elma ve muz yediriyor büyükler. Zaten iki saat süren bu törenin ardından acıkmışım. 2 saat ama öyle sıkıcı, kimsenin konuşmadığı, her yeri buhran kaplayan bir tören değil. Bu arada, kimin daha dindar olup olmadığı anlaşılıyor. Oturuş kalkış bakış her şeyi belli ediyor.

Mesela oğlan çocuğunun pujadan sonra, eğilip babasının ayağına kafasını değdirmesi lazım...zorla yaptırıyorlar, gülüşmeler oluyor. Annenin erkek kardeşlerinden biri, pujadan sonra hemen gidip, alnını temizliyor. Hiç bir şey olmamış gibi. Büyük kız çocuğu, heyecanla sarisini giyiyor, sürekli fotoğraf çektirmek istiyor. Anne, çok hisli ve duygusal. Ranjan ise, herkesin gönlünü almakla meşgul, evinden ayrı yaşayan oğlan çocuğu olarak.

Törenler bitince yemek faslı geliyor. Ama ondan önce ben de yanımda götürdüğüm nazar boncuklu bileziği ve yüzüğü  anneye hediye ediyorum. Gözleri doluyor. Yanaklarımdan ve çenemden öpüyor. Sonra, beni içerideki odasına davet ediyor, burası çok kalabalık, yoruldun, gel biraz dinlen diye. Bu arada, ağzıma bir badem, ve bir kajun atıveriyor. Beyin için çok faydalı diyor. Anne işte...

İçeride, kız çocukları ile yalnız kalıyoruz. Dans saati:) Hepsi bana teker teker, ardından grup olarak bildikleri dansları sergiliyorlar, sonra da ben kalkıp iki göbek atıyorum. Ardından, birbirimize figürler öğretiyoruz. Anne içeri geliyor, aile albümlerini çıkartıyor, teker teker onlara bakıyoruz.



 


Sonra, hemen yatağının arkasında köşeye davet ediyor. Anne, kendi minik ibadet yerini hazırlamış, minik mabedi. Çeşitli tanrı resimleri, tütsüler ve ortada kocaman bir " Sathya Sai Baba" resmi. Bu konu uzun bir konu ancak bu kişi, hala yaşayan, Tanrı olarak görülen ve çok kişinin inandığı biri. Bildiğim kadarıyla , hem Hinduizm, hem de Islam dininden besleniyor.  Bir çok yerde, fotoğrafı asılı. Burada, Tanrıların sonu yok. Orada da, beraber fotoğraf çektiriyoruz.







Biraz daha dansın ardından, yemek vakti. Pilav, soya fasülyesi, patates ve kabaklı noodle, yoğurt, kavrulmuş nohutla bol proteinli bir yemek. Doydum diyorum, en azından su noodle'ın sebzelerini ye diyor, ağzıma patatesleri ve kabakları tıkıştırıveriyor anne. Anne işte... Yoğurdumu da bitirmemi öğütlüyor.

Sonra, akşam kal diyorlar, yok işlerim var, ben gidiyim diye usulca kalkıyorum. Beni taksiye kadar uğurluyorlar. El sallayıp, varınca ara diyorlar. Varınca arıyorum, Dashain'den olsa gerek, hatlar çok meşgul, düşüremiyorum...